KİTAP İNCELEMESİ: MAHMUT ÇINAR, TARİHTE VE GÜNÜMÜZDE MEHDİLİK, RAĞBET: İSTANBUL, 2013.
Amaç: Mehdilik inancının Müslümanlar arasında ortaya çıkışını ve kaynaklarını ortaya koymak, Tasavvuf ile Şia’nın mehdilik inancını mukayese etmek
·
Çalışma bir giriş, üç ana
bölüm ve bir sonuç kısmından oluşmaktadır. 224 sayfadır.
·
Giriş kısmında çalışmanın
amacı, kaynakları ve yöntemi ifade edildikten sonra “mehdi” kavramının tarihsel
süreç içerisindeki etimolojik değişiminden bahsedilmiştir.
Birinci Bölüm: İslam Öncesi Bazı
İnançlarda Kurtarıcı Beklentisi ve Bunlarla Mehdî İnancı Arasındaki Benzerlik
·
Zaman Kavramı ve Bunun
Beklenen Kurtarıcı ile İlişkisi: Bu başlık altında kadim dönemlerden
itibaren toplumların genellikle döngüsel bir zaman anlayışına sahip olduğu
belirtilmiş, bu bağlamda, Sümerler (iki dönem), Mısırlılar (her bir Firavun’un
yeni bir dönemin başlangıcı olduğu), Mecûsiler örnek olarak verilmiştir.
·
İlâhî dinler üzerinde de
benzer durumlar söz konusudur. Sözgelimi Yahudilerin Mesih beklentisi,
Hıristiyanların Hz. İsa’nın geri döneceği, İslam düşüncesinde İhvan-ı Safa’nın
döngüsel feyiz anlayışı.
·
Beklenen Kurtarıcı
İnancının Kaynağı: Mehdilik inancının kaynağı ile ilgili iki farklı görüş
vardır.
o Mehdi/Mesih inancının menşeinin Mezopotamya olduğu görüşü:
Sümerler, Mısır, İsrailoğulları, Babil, Hindistan, Çin
o Her dindeki Mehdi inancı özgündür.
·
Söz konusu anlayışlar
kültürden kültüre intikal etmesi mümkündür. İslam inancına göre diğerlerinden
farklı olarak hem Mesih hem de Mehdi inancı vardır.
o Mecusilikte; Saoşyant, kötülükle dolan dünyaya adalet ve hakkı
getirecektir.
o Yahudilere göre Mesih, Yahudileri Yahudi olmayanların
boyunduruğundan kurtaracaktır.
o Hıristiyanlara göre Mesih yani Hz. İsa, ilk geldiği dönemde
yapamadıklarını yapacak ve bir Hıristiyan Devleti kuracaktır.
·
İslam Düşünce Tarihinde
Mehdilik: Mehdi kelimesi Kur’an’da geçmemektedir. Buna mukabil olarak Hz.
Peygamber’in bu kelimeyi kelime anlamında kullandığı görülmektedir.
o İslam’da ilk olarak Muhtar es-Sekafi tarafından Muaviye’nin
ölümünden kısa bir süre sonra Muhammed b. Hanefiyye için kullanılmıştır.
o “Mehdi el-Muntazar” ifadesi ise Şia’nnı imamlarını Emevi ve
Abbasilerin öldürmelerinden korkarak gizlemesi ile kullanılmaya başlanmıştır.
o Süreç içerisinde bazı kişiler için de Mehdî iddiaları gündeme
gelmiştir. Bunlardan en çok dikkat çekeni Ömer b. Abdilaziz’dir. Onun dünyayı
adaletle doldurması beklenen Mehdi olduğunu iddia edenler olmuştur.
o Abbasi yönetiminin ilk dönemlerinden itibaren bazı halifeler
isimlerinin yanında mehdi ifadesini de kullanmıştır.
o İbn Temiyye’ye göre, buna kısmen İbn Haldun da katılır, Mehdi inancının İslam dışı kaynaklarda
aranması gerektiğini ifade etmiştir.
·
Ehli-i Sünnet Kelam
Literatüründe Mehdilik: Bu eserlerde kıyamet alametleri sayılırken, Hz.
İsa’nın nüzulüne yer verilirken, Mehdi’nin zuhuruna çok az değinilmektedir.
o Ebû Hanife, Maturidi ve Nesefi bu konuya hiçbir şekilde yer
vermemişlerdir. Sabuni ise imamet bahsinde mehdinin gizlenmemeiş olması
gerektiği ve bir anda natık ve samit olmak üzere iki imamın bulunamayacağını
ifade ederek Şia’ya eleştiride bulunmuştur.
o Modern dönemdeki kaynakların büyük bir kısmında Mehdilik
tartışmalarına yer verilmekle birlikte, bunun genel amacı konuya ait görüşleri
aktarmaktır.
o Genel olarak Kelam alimleri Mehdilikle ilgili nakledilen
bilgilere pek itibar etmemişlerdir. Mehdilik konusunda herhangi bir ayet
bulunmadığı gibi mütevatir bir rivayet de yoktur. Bu nedenle inancın konusu
olamamaktadır.
·
Tasavvuf Literatüründe
Mehdilik: Bu bölümde daha çok İbni Arabi’nin görüşleri üzerinde
yoğunlaşılmıştır. Sonuç olarak tasavvuf literatüründe Mehdilik anlayışı:
o Mehdi Hz. Fatıma’nın neslindendir.
o Onlara göre insan-ı kamil anlayışı ile mehdilik iç içedir.
o Mehdi Hz. İsa ile buluşacak ve Hz. İsa’ya namaz kıldırması için
yer verecektir.
o Zuhur ile birlikte bütün din ve mezhepler ortadan kalkacak,
İslam dini kalacaktır.
o Bunun hakiki bir zuhur olmadığını söyleyenler de vardır.
o Mehdinin hükümranlık süresi 7 veya 9 yıldır. Sembolik de
olabilir.
o Mehdi adalet getirecek ve mali insanlar arasında
paylaştıracaktır.
·
Şia Literatüründe
Mehdilik: Burada daha çok isna aşeriyye Şia’sı üzerinde durulmuştur.
o Usul-i hamsenin bir devamı olarak yer almaktadır.
o İmamet ile nübüvvet arasında ilişki kurarak, nübüvvetin
görevleri de imamete yüklenmiştir.
o Muhammed el-Mehdi aramızda yaşamaktadır ve zuhur edeceği gün
beklenmektedir.
o Gaybet-i kübra döneminde literatürde bilgiler az iken, gaybet-i
kübradan itibaren literatür zenginleşmiştir.
o Bunun en temel sebebi Kum kentinde bulunan Mehdeviyyet Araştırma
Merkezi’dir. Kum kenti tarih boyunca hep mehdilikle birlikte anılmıştır. Burada
bulunan Camkârân mescidinde Mehdi’ni bir çok defa görüldüğü iddia edilmektedir.
o Bu inanç sosyal yaşantıyı da etkilemektedir.
o Mehdi Hz. Ali ve Fatima’nın zürriyetindendir, Şam’da ortaya
çıkacaktır.
o Mehdi gelmeden önce dünya üzerinde kaos artacaktır.
o Hz. Hüseyin’i öldürenlerin zürriyetini öldürecek ve böylelikle
intikam alacaktır.
o Yeryüzünü adaletle doldurduktan sonra görevi bitecek ve sonra
ricat dönemi başlayacaktır.
·
DEĞERLENDİRME: Mehdilikle
ilgili nasslarda açıkça ifade bulunmamasına karşın, İslam coğrafyasında geniş
kitlelerde karşılık bulmuştur. Bunun sebeplerini teorik ve pratik olmak üzere
iki boyutta ele almak gerekir. Teorik boyutu; insanın fıtratı gereği zulüm ve
haksızlığa gelememesi, pratik boyutu; fıtrat itibariyle geleceğe yönelik
ümitlerini asla yitirmemesi ve bu doğrultuda çaba içerisinde girmesidir.
o Birçok inançta olduğu gibi Mehdilikte de farklı kültürler
arasında bir etkileşim söz konusudur.
o Hz. Peygamber’in son peygamber olduğunu ve Allah’ın insanlara
gönderdiği son mesajı tebliğcisi olduğu inancına sahip olan Müslümanların
Mehdilik inancına sahip olması beraberinde birçok teorik itikadi problemi de
getirmektedir.
o Akli ve nakli hiçbir kati delile dayandırılması mümkün olmayan
bu inancın iki önemli sebebi söz konusudur: Farklı kültürlerden etkilenmesi,
coğrafyada yaşanan baskı ve zulüm.
o İbn Hazm bu inancı Fars medeniyetine dayandırmaktadır. İbn
Haldun ise Şia ile Tasavvufun aynı çizgide olmasına dikkat çekmektedir.
o Mehdi inancı önceleri sadece şiilerle sınırlı iken sonraları
ehl-i tasavvuf gibi zümreleri de içine almıştır.
İkinci Bölüm: Şii
ve Sünni Kaynaklarda Mehdi Hakkında Delil Olarak Sürülen Ayet ve Hadisler:
·
Şiilerin ve ehl-i sünnet
sufilerinin ayetleri bağlamından kopararak farklı bir boyuta sürüklediği
görülmektedir.
·
Şii kaynaklarında çok fazla
hadis bulunmaktadır. Bunlar genellikle,
o mehdinin on ikinci imam olduğuna dair rivayetler,
o mehdinin zuhuru hakkında varid olan rivayetler,
o mucizeleri, görülmesi vs. hakkında varid olan rivayetler,
o mehdinin nasıl zuhur edeceği, zuhurundan hemen önce meydana
gelecek olan fitne ve fesadlar gibi konular hakkındaki rivayetler,
o mehdinin hükümranlık kurması hakkındaki rivayetler,
o ricat ile ilgili rivayetler,
o mehdinin inkarının yasaklanması ile ilgili rivayetler şeklinde
tasnif etmek mümkündür.
·
Ehl-i sünnet hadis
literatüründe yer alan rivayetlere baktığımızda çok sınırlı olduğunu
görmekteyiz. Söz gelimi mehdi ifadesi ile arama yapıldığında concordance’ta 18
rivayet karşımıza çıkmaktadır. Bunların hiç biri Buhari, Müslim, Nesai, Malik
ve Darimi tarafından rivayet edilmemiştir.
·
Mehdinin ehl-i beytten
olacağı, on iki halifeden biri olacağı, Hz. Peygamber’in ümmetinden olacağı,
Hz. İsa’dan başkası olmayacağı gibi temalar yer almaktadır.
·
Mehdinin hükümranlık süresi
ile ilgili 5,7,8,9 rakamları zikredilmektedir. Bunun kesretten kinaye olduğu da
ifade edilir.
·
Mehdinin doğu tarafında,
Horasan’da zuhur edeceğine dair farklı bilgiler vardır.
·
İbn Hazm, İbnu’l-Cevzi, İbn
Haldun, Ahmed Emin gibi alimler bu rivayetlerin zayıf veya mevzu olduğunun
tespit edildiğini ifade ederek mehdilik inancını reddederler.
·
Hayrettin Karaman, bu
inancın Müslümanları atalete sürüklediğini ifade etmektedir.
·
İbni Arabi, Kurtubi, Şarani
gibi alimler ise Mehdilik inancının varlığını kabul etmektedir.
·
Bu inancın en çok yaygınlık
kazandığı coğrafya Kufe, Basra, Nişabur, Şam, Mısır gibi yerlerdir.
·
Mehdi inancını hazırlayan
sosyal ve siyasal sebepler iyi tetkik edilmelidir. Bahsedilen coğrafyalardaki
zulüm ve baskının insanlarda böyle bir inanç ortaya çıkardığı görüşü
bulunmaktadır.
·
Sonuç olarak;
o Mehdi inancı İslam ümmetinini sadece cüzi bir kesimi tarafından
akide presibi olarak kabul edilmektedir.
o Kur’an’da ve mütevatir sünnette yoruma yer bırakmayacak kadar
kati delil yoktur.
o Mehdilik bir inanç olmaktan öte bir ümit olarak
değerlendirilmelidir.
o Söz konusu inanç kendi içinde de bir takım tutarlılığa sahiptir.
Ancak mehdilikten bahsedilecekse bile bunun tek bir şahıs olarak ve sadece
kıyamete yakın bir zamanda gelmesinin tasavvur edilmesinden ziyade, sahih din
algısını hayata geçirecek ve sorumluluk alacak insanların tamamı bu kapsamda
değerlendirilmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder