MAKALE DEĞERLENDİRMESİ: NORMAN CALDER'IN MUVATTA'I TARİHLENDİRMESİNE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER

Makale Değerlendirmesi (Özet): Rahile Kızılkaya Yılmaz, “Oryantalist Bir Fikrin Kendi Paradigması İçinden Tenkid Edilme Serencamına Örnek: Norman Calder’ın Muvatta’ı Tarihlendirmesine Yöneltilen Eleştiriler”, İlahiyat Akademi Dergisi, s. 7-8 (2018), syf. 269-282.

Makalenin Özet kısmında da ifade edildiği gibi oryantalistlerin Muvatta‘ hakkında geniş bir literatür oluşmasına katkı sağlayacak kadar eser kaleme aldığını söylemek mümkündür. Rahile Kızılkaya Yılmaz tarafından yapılan bu araştırmada Wael b. Hallaq ve Harald Motzki’nin tenkidlerinden hareketle oryantalist paradigmanın kendi içerisindeki uyumuna ve tamamen aynı fikirde sahip olduklarına yönelik iddianın yol açacağı muhtemel hatalara dikkat çekilmesi amaçlanmıştır. Oryantalist paradigma içerisinde kalmak suretiyle üretilen her düşünce ve her görüş kaynağı olan paradigmadan izler taşısa da, oryantalist araştırmacıların birbirlerini zaman zaman eleştirdiği gerçeği de göz önünde bulundurulmak zorundadır.


Erken döneme ait eserler arasında önemli bir yere sahip olan İmam Malik’in (ö. 179/795) Muvatta‘ı oryantalist araştırmacı Calder’a göre hicri 250 ile 270 yılları arasında yirmi yıllık bir süre zarfında oluşturulmuş ve Yahya b. Yahya’nın (ö. 234/849) öğrencilerinden biri olan İbn Vaddah (ö. 287) tarafından Kurtuba’da kitap haline getirilmiştir. Buna göre Calder, Muvatta‘ı tarihlendirirken üç temel noktaya dayanmaktadır: Muvatta‘ın içeriği; Muvatta‘ın oluşum ve tertibi hakkındaki incelemeleri, Muvatta‘ın genel suretle Müdevvene ile karşılaştırılması.

Norman Calder Studies in Early Muslim Jurisprudence adlı kitabında İslam hukukunun erken dönem kaynaklarının birçoğunu ne zaman, nereden, kim tarafından telif edildiği açısından sorgulamaktadır. Muvatta‘ da bu eserlerden birisidir. Ona göre Muvatta‘ yukarıda zikredilen prensipler bağlamında incelendiğinde hicri 250 ile 270 seneleri arasında İmam Malik’ten neredeyse bir asır sonra telif edilmiştir. Bu çerçevede Calder’a birçok eleştiri geliştirilmiştir. Ancak bu makalede Wael b. Hallaq ve Harald Motzki’nin tenkidlerine yer verilmiştir.

Wael b. Hallaq, Calder’ın söz konusu iddiasına getirdiği eleştirilerde İslam hukukunun tarihsel bağlamını ölçüt almaktadır. Bu konuda da önemli çalışmalara imza atan Hallaq, Calder’ın bu iddiasının Müdevvene ile yapılan kıyasa dayanmasını çok basit bir argümanla açıklamaını eleştirmektedir. Buna göre Hallaq, Calder’ın suyun necaseti ile ilgili iki sayfayı geçmeyen bilgilerden hareketle kitabın tamamına dair bilgi edinmesinin ilmi kriterlere aykırı olduğunu ifade etmektedir. Özellikle fıkıhla doğrudan ilgili olmayan konuların Muvatta‘ içerisinde yer alması ve bablaın ve kitap adlarının hicri III. asırla uyumluluk arz etmemesi nedeniyle Muvatta‘ın fıkhi bir tertiple yazılmadığını göstermektedir. Bu yüzden bu eserin hicri II. asır ürünü olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Muvatta‘ın, Müdevvene ile kıyasının yersizliğine de dikkat çeken Hallaq, İmam Şafii ve Müzenî gibi alimlerin Muvatta‘a yaptığı atıflar nedeniyle Calder’ın iddia ettiği tarihlendirmenin uyuşmadığını ifade etmektedir.

Harald Motzki ise Calder’a hem metin ve kaynak düzeyinde hem de hadis musannefatının gelişimi ve tarihi ile ilişkili önemli tespitlere yer vermektedir. Kedi hadisi üzerinden yapılan tarihlendirmeye dair neredeyse kitap hacminde bir çalışma ortaya koymuştur. Ona göre Calder, kedi ve köpek meselelerini karıştırmakta ve her ikisinin bağlamı birbirinden farklı olarak zikredilmektedir. Motzki, söz konusu rivayeti Sünen-i Erbaa’da tespit ederek Calder’a bir takım sorular sormaktadır. Yaklaşık 280 yılında Endülüs’ün Kurtuba şehrinde ilk defa ortaya çıkan bir hadis, müellifleri İslam aleminin doğu bölgelerinde yaşayan ve 270-280 senelerinde vefat eden üç kitapta nasıl yer almaktadır?

Sonuç olarak her iki münekkidin de tenkidleri Calder’ın genel bulgularının sorgulanması açısından önem arz etmektedir. Ancak Hallaq, çalışma alanı gereği tespit etmesi mümkün olan bir durumu atlamaktadır. Calder’ın yönteminde Schacht’a benzeyen taraflar bulunmaktadır. Bunların da kritik edilmesi beklenirdi. Hadis tarihlendirmelerinde ve analizlerinde en a metin kadar isnadı da dikkate alarak çalışmalarında kullanan Motzki’nin rical ve tabakat kitaplarında yer alan bilgilerden yararlanması önemli bir detaydır.

Ömer Faruk Kavuncu



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KLASİK DÖNEMDE MÂTURÎDÎ ve EŞ‘ARÎ KELAMCILARINDA YÖNTEM

Netflix'te Fasih Arapça Çizgi Film Önerileri

SOCIAL DILEMMA - SOSYAL İKİLEM BELGESELİNDEN NOTLAR (BELGESEL ÖNERİSİ)