YENİDEN İNŞA HAREKETİNİN ÖNCÜLERİ: GENÇLER
İslam’ın asırlar boyu adalet ve merhamet eksenli
bir politikayla hüküm sürdüğü toprakların asli unsurları olarak, son birkaç
asırdır emperyalist anlayışın hakimiyet kurmasıyla birlikte medeniyetimizin
izlerini silmeye dönük oluşturduğu tahribata son vermek ve yeniden adaleti ve
merhameti hakim kılmak arzusu içerisindeyiz. İşte bu arzudan hareketle, tıpkı
tarihin her kademesinde müşahede ettiğimiz gibi, dönüşüm ve gelişim ancak ve
ancak siz gençlerin eliyle olacaktır.
Süreç boyunca şahit olunan toplumsal hareketlilik
neticesinde kendi topraklarında parya durumuna düşen ve yeni arayışlar
içerisine girerek farklı bölgelere iltica etmek durumunda kalan Suriye halkının
en büyük umudu siz gençlerisiniz. Bu nedenle yaşanmışlıklarını ve kazanımlarını
geride bırakarak, yepyeni bir hayat kurmak üzere ülkemize gelen insanların
geleceğe dair umutlarını diri tutmak, siz gençlerin ileriye yönelik en büyük
sorumluluğudur.
Sizler insanlığın gerisinde değil, önünde yürümek zorundasınız.
Hani Arif Nihat Asya diyor ya;
Delikanlım! işaret aldığın gün atandan!
Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan!
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Bu kutlu yürüyüşte ön saflarda olması gerekenler; tevhid, adalet ve merhamet kavramlarına aşina olmuş, kim dendiğinde sağına ve soluna bakmadan “ben” diyen, geçmişte verilen mücadelelerin işaret ettiği ufukta ilerleyen, hayatın ve toplumun meselelerini derinliği ile kavrayarak tartışan gençlerdir.
Tarihimizi öz kaynaklarımızdan okuyun!
Medeniyetimizi hak ettiği yere taşıyacak olan
elbette ki siz gençlersiniz. Bu özgüveni yakalamak adına size yol gösterecek
olan kılavuz muhakkak ki tarihimizin altın sayfalarında yer alıyor. Bu nedenle
tarihimizi okumalısınız. Tarih, toplumların aynasıdır. Bizler tarihimizi
biliyor muyuz? Belki de son dönemde yaşadığımız sorunların çözümünde en can
alıcı sorulardan biri de budur. Geleceğe
dair planlar yapan toplumların en temel dayanağı tarihidir. Bu nedenle sahih
bir tarih algısına sahip olmak durumundayız. Başkalarının penceresinden bakarak
oluşturulan tarih algımız bizi tarihimize ve birbirimize düşman kılar. Vatan ve
tarih şuuruna sahip olmayan toplumlar, zaman içerisinde dünya sahnesinden
kaybolup giderler. Halbuki, vatan ve tarih şuuruna
sahip, itikadına inancı tam olan bireyler geleceğe kaygı ile değil, umutla
bakarlar. Bizleri vatan şuurundan, tarih bilincinden ve itikadımızdan
uzaklaştıran her türlü sistemin karşısında olmak durumundayız.
Bilinçle yüklenilmiş sorumluluk!
”Çağ, ancak bilinçle sorumluluk yüklenenlerin yüzüne güler.” der Nuri Pakdil. Çağa iz bırakmak ancak elimizi taşın altına koymakla olur. Şunu da unutmamak gerekir ki, ancak donanımlı insan sorumluklularının farkında olabilir. Kendini geliştirmeyen, küresel çapta meydana gelen gelişmeleri tahlil edebilecek bir donanımı olmayan insanlar, sorumluluklarının farkına varamaz. Sorumlulukları yeniden hatırlatacak öncüler olmak adına, sanattan spora, dini ilimlerden fenni ilimlere, felsefeden mimariye kadar her alanda kendinizi geliştirmek zorundasınız.
Unutma! Kabullendiğin gün kaybettiğin gündür!
Geldiğimiz noktada, İslam coğrafyasının içerisinde
bulunduğu durum sizleri hedeflerinizden alıkoymasın. Yıllarca bize yapılan
zulümleri şiirleştirmeyi, bu sebeple ağıtlar yakmayı bir kenara bırakalım. Tüm
bunların hesabının sorulma vakti gelmiştir. İşte bu, şuurla ve bilinçle
sorumluluk yüklenmiş siz değerli gençlerin eliyle olacaktır. Bunun için, bize
yapılan zulümleri hafızalarımızda diri tutarak yeterli özgüveni kuşanmak
zorundasınız.
Ömer Faruk Kavuncu
Yorumlar
Yorum Gönder